1hayat3melek / instagram
Resim kaynak : www.joojoo.me
haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mayıs 2014 Cumartesi

Yeniden Doğmak


Ameliyatla beraber kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum.
Ziyaretime gelenleri ise yatakta değil ayakta karşılıyorum. Onların bu şaşkınlığı karşısında ise daha çok enerji alıp daha da bir iyi hissediyorum kendimi.
Birde üstüne karnımdaki meleğimi kontrol ettirmeye gittiğimizde doktorun şaşkınlık içinde "bu sabah ameliyat olmuşa hiç benzemiyorsunuz ve bebeğinizde gayet iyi gözüküyor" demesiyle kimse tutamıyor beni.

Estetik ameliyatımı oldun , bir güzellik bir nur var yüzünde diyenler ise cabası...

İlk günden rahatsız etmeyelim 2.gün geliriz diyen ziyaretçilerimin maalesef heveslerini kursaklarında bırakıyorum çünkü o öğlen "siz gayet iyisiniz sizi burada boşuna tutmayalım " diyerek taburcu ediyorlar :)

Ama bir hediyeyle...Ameliyatımdan kalan direnimle...

Normalde bir hafta kalması gerekirken , hamileliğimden dolayı bende fazla çalışan hormonlarımdan dolayı bende 10 günden fazla kalıyor.
Bu işe ise Çınar'ım gıcık oluyor.Çünkü kucağıma gelmek istediğimde hep engel oluyor ona.
Her dışardan geldiğimde bana mikroplar gitti mi anne diye soruyor...

Bu arada ise 4 gün sonra çıkacak raporumu bekliyoruz merakla.
Ama bir yandan da bende ameliyat hemşiresinin ve fizyoterapistin dedikleri kulağımda çınlıyor."

"Kemoterapiye gerek kalmayacak belki" diye umut ediyorum.

Günler geçiyor , sonuçları almaya gidiyoruz heyecanla.
Raporu elimize tutuşturuyorlar ve sonuç...
"Sağ memedeki kitle alınmıştır.Koltuk altı lenflerinden 27 düğüm lenf bezi alınmıştır 26 sı temiz olup 1 inde kanserli hücreye saptanmıştır..."

Sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum.
Bir aptal gibi kalakalıyorum.  

18 Mayıs 2014 Pazar

Ameliyat


Aynı filmlerdeki gibi bol ışıklı ama buz gibi ameliyathaneye giriyorum. Ve yattığım yerden merakla yapılan işlemleri gözlemliyorum.
Canımı çok acıtılarak açılan damar yolundan serum vermeye başlıyorlar ama ben yine can havliyle
" Elim ,elim çok yanıyor" diye sayıklıyorum.
Hemşireler şaşırıyor ama benimde canımın acıdığını anlayınca "Tamam burayı iptal edelim kolunuzdan bir damar yolu açalım" diyorlar.
Tekrar acıyacak kolumu düşünerek "Ben uyurken yapamaz mısınız o işlemi " diyorum ama narkozu bu damar yolundan vereceğimiz için böyle bir seçeneğimiz yok diyorlar.

Ve Allah'tan korktuğum gibi olmuyor bu sefer.

Asistan doktor geliyor , " Hazır mısınız" diye soruyor.
"Bende evet" diyorum ve gözlerimi açtığımda sadece hıçkırarak ağladığımı hatırlıyorum.

Göğsümde bir acı, gözlerimin önünde bembeyaz bir perde ve yatağımda bir sıcaklık...

N'olduğunu hatırlamıyorum bile ama

"Ne olur ağlamayın , bakın karnınızda bebeğinizde var , ne olur üzmeyin kendinizi de onu da.
  Hem ameliyat o kadar iyi geçti ki artık TERTEMİZSİNİZ.
  Belki kemoterapi bile almayacaksanız sadece radyoterapi bile yetecektir" diyen bir ses ile kendime geliyorum.

12 Nisan 2014 Cumartesi

Rüya

Önceki yazılarımda anlatmıştım hani.
Hamile olduğumu haberine sadece ortanca ablam susarak karşılamıştı diye.
Nedenmiş biliyor musunuz?

Ablam o gece rüyasında , gökyüzünden bir ateş topunun yeryüzüne düştüğünü görüyor.
Merak ve korku içinde ateş parçasının düştüğü yere koşuyor ve görüyor ki bu ateş topu toprak içinde bir kuyu açmış.Yine merak içinde kuyunun içine baktığında ise yeni doğmuş bir bebeğin o kuyuda olduğunu görüyor.

O gecenin sabahında da ablama bebek haberi verdiğimde ablamın aklına hemen rüyası geliyor. Aklına kötü şeyler gelse de hayırlara çıksın inşallah diyerek kötü düşüncesini silmeye çalışıyor ama maalesef hamileliğimden bir kaç hafta sonra bu hastalık aynı rüyasındaki gibi evimize bir ateş parçası gibi düşüyor.

Ve umarım bu ateşin sonunda melek kızıma sağlıkla kavuşabilirim.

3 Nisan 2014 Perşembe

Melek

O geceyi...
Hastalığımla yüzleştiğim o geceyi sabah ediyorum deli düşüncelerle.
Bazen teslim olmuş vaziyette buluyorum kendimi bazen ise oğluma , karnımdaki meleğime ve sevdiğim adama acıyarak...

Bir abdest alıp bol bol dua ediyorum Yaradan'a. Dua ettikçe , Allah'a yaklaştıkça ferahlıyor yüreğim.

Sonra güya eşime aldığım kitabı (Allah de ötesini bırak) okumaya başlıyorum.

"Ne zaman bir sıkıntı içinde kalsan hemen Rabb'ine dön ve de ki ; Ben bu sıkıntıya senin rızan için katlanıyorum ya Rabbi senden gelen her şey rahmettir"

"Sen teslimiyet nedir bilir misin? Sıkıntı anında kurtulmak yerine,"Bu senden geldi Rabb'im , demek ki benim derecem artıyor ,üzerimde er-Rafi ismin tecelli ediyor"diye umutla beklemektir.

De ki " Ey Rabb'im , sen bana sıkıntı verdikçe ben sana yakınlaşıyorum.Bu sıkıntı beni sana yaklaştıran bir rahmet köprüsüdür"

Allah rızası için katlanmak sıkıntının en güzel can...Acının içinde o zaman inan ki güller açıyor.
Sıkıntının sana anlatacakları var belki de, dinle bakalım Rabb'inden ne mesajı getirmiş?

diyor Uğur Koşar...

Satırları okudukça su serpiliyor ateş düşen yüreğime...

Karnımdaki minicik kızımı düşünüyorum.
Üzülüyorum en derinden...
Ama bir yandan da yüreğim dile gelip Allah ile konuşmaya başlıyor...

Diyor ki yüreğim "Karnımdaki meleğimi bana bu hastalığı haber vermek için yolladın,eğer bu hamilelik olmasaydı benim bu hastalıktan haberim olmayacaktı yada öyle bir evreye gelecekti ki artık çok geç kalacaktık " diyorum ağlayarak.
Sen o kadar büyük ve rahmet dolusun ki ; içtiğim o hormon hapına rağmen , benim rahmime bir can düşürdün ki hormonlarım değişsin ve mememdeki o küçücük kitle büyüyüp elime gelsin diye.

Ve devam ediyorum ağlayarak ,

Ben ne şanslı bir kulunum ki bana bu hastalığı haber vermek için BİR MELEK yolladın.

1 Nisan 2014 Salı

Yol Ayrımı

Eşim,ben ve karnımdaki 19 haftalık (hiç bir şeyden habersiz belki de  her şeyden haber ) meleğim çıktık Nalan ablanın odasından...

Ama o andan itibaren niyeyse elim karnıma gidemez oldu.

Çınar'ım 3 yaşındaki canım oğlum gözümün önünde canlanıverdi o an...
"Annecim ya ben n'olcam " diye seslendi sanki bana.

İçimden usulca kızımdan, meleğimden binlerce özür dileyerek sonra da Allah'a yalvararak
"Allah'ım bana bu emanet canı gönderdin ama belki de benim canımı almamak için, hayattaki diğer meleğime kalayım diye gönderdin" dedim.

Eşimde sessizce benim kararımı bekliyordu.

"Canım dedim ben kararımı verdim.2 si de benim yavrum ama biri hayatta diğeri karnımda. Hayattaki yavrum için karnımdaki meleğimden vazgeçiyorum" dedim acıyla...

"Aynı şeyi düşünüyorum canım" dedi .Bu bir imtihan...
"Karnındaki bu MELEK'te bize Allah tarafından bu hastalığı haber vermek için gönderildi"dedi büyük bir metanetle...Ne mutlu ki bize "Allah'ın sevdiği kullardanmışsın" dedi.

Taş oturan yüreğime binlerce kanat takıldı sanki o an. Allah'ı , sınavımı , yaşadıklarımı düşündükçe hafifledi yüreğim. 

Tekrar gittik Nalan ablanın yanına ve Nalan ablaya karar verdiğimizi söylediğimizde " Bende sizin gibi düşünmüştüm , öyleyse cumartesi günü ameliyat için bekliyorum sizi " dedi.

31 Mart 2014 Pazartesi

Yüzleşme

"Hafta sonu çok düşündüm,sana nasıl söylesem diye çok prova yaptım" diye başladı Nalan abla.
Güçlüymüş gibi dinledim Dr. Nalan ablayı.
Boğazım düğümlendikçe arada koy verdim gözyaşlarımı.
Sonra sabret dedim kendi kendime. Bu bir kabustur belki dedim...Yada kötü bir şaka.

Adını söyleyemiyor hastalığımın ama memedeki kitleyi bir an önce almamız gerekiyor diyor.
Çok gençsin , hücrelerin fıkır fıkır kaynıyor diyor.
Büyük bir sakinlikle "Tamam alalım Nalan abla" diyorum.
"Ama" diyor beni korkutan memedeki kitle değil , koltukaltına sıçramış olması""
"Tamam diyorum orayı da temizleyelim"
"Ama orayı komple temizlersem kolunu hem de sağ kolunu çok rahat kullanamazsın" diyor.
Nasıl yani diye düşünmeden edemiyorum.
Daha ben sormadan "Bir bezi sıkamaz , bir kavanozun kapağını da açamayabilirsin,ama yazık değil mi daha çok genç hem de bir annesin" diyor.

Haklısın deyip susuyorum.

"Diğer seçenek ne peki?" diye soruyor eşim...

Koltukaltındaki sadece kötü hücreleri temizlemem için bir ilaç kullanmam gerekli ve bu ilaçta bebeğe ne kadar zarar verir kestiremiyorum diyor. Ama oksijensiz kalma ihtimali çok yüksek diyor.

Tutamıyorum gözyaşlarımı.

Hem de daha yeni yeni tekmeleriyle varlığını hissettirmeye başlamışken kızım...Ondan vazgeçmek...

İliklerime kadar Allah'ım sen bana güç ver diye yalvarıyorum...

Bir düşünün bir karar verin diyor ama arkasından da hüzünle ekliyor
"Nuray'cım çok üzgünüm ki piyango sana çıktı..."

.............

Pazartesi öğle saatine yakın eşimden bir mesaj geliyor ...
"Öğlen beraber yemek yiyelim mi" diye?

Bende şakayla cevap veriyorum "canım senden bana bir mesaj geldi ama yanlışlıkla bana yolladın herhalde" diye takılıyorum.( Böyle şakaları da hiç sevmem esasında ama normalde iş saatlerinde %99 Avrupa yakasında olduğu için öyle düşünüyorum herhalde )

"Yooo mesaj doğru yere gitti" diye cevap veriyor. "Ok o zaman benim mekana geliyorsun yemekler benden"diyorum.

Randevulaşıyoruz 15 dk sonrası için.

10 dk sonra eşim arıyor canım ben aşağıda seni bekliyorum diye.
Tamam canım çıkıyorum şimdi deyip tam kapatacakken eşim "Müdüründen öğleden sonrası içinde izin alır mısın?"diyor .

Bir duraksıyor , anlamıyorum önce.
Neden ki diyorum ?

"Nalan abla'nın yanına gidip konuşmamız gerek" diyor.

Nefesim kesiliyor ama bir yandan da gözyaşlarım akıp gidiyor...

Bir anda sağ omzumdaki melek dile geliyor "Dur sakin ol , daha bir şey yok ortada" diyor ama sol omzumdaki melekte "O zaman Dr.Nalan ablanın yanına niye gidiyorsun" diye fişekliyor.

Ağlaya ağlaya biniyorum arabaya.

Eşim hala büyük bir soğukkanlıkla "Yemeğe nereye gidiyoruz" diyor ama o an onu boğazlamak geliyor içimden.

"Bir an önce hastaneye gidelim n'olur" diyorum büyük bir üzüntüyle.
Sonra da cuma günkü laboratuvardaki dr ile konuşmam geliyor aklıma ve
"Sen biliyordun dimi, cuma günü çıktı sonuçlar dimi" diye bağırdığımı hatırlıyorum hayal meyal.

Tıpkı bir karlı dağ gibi sessizce bakıyor bana sevdiğim adam.

30 Mart 2014 Pazar

Hayat

Pazartesi sabahı...
O kadar etkilenmişim ki Hayat Nur hocadan. Pınar'a anlatıyorum heyecanla dinlediğim hikayeleri.

Hatta Pınar'a diyorum ki "Pınar acaba kızımızın adı Hayat mı olsa" diyorum. Pınar'ımda bayılıyor bu isme "Hayat"...

Saat 10.00 gibi eşim arıyor...

Her zaman ki sabah görüşmemizi yapıyoruz, kapatmamıza yakın " Nuray'cım ben Nalan ablayla konuşmak istiyorum , sormak istediğim bazı şeyler var" diyor.Bende çok bilmiş bir tavırla "Canım ne soracaksan bana sorabilirsin , eğer kötü bir şey çıkarsa n'olcak diye merak ettiysen ben sana söyleyeyim" diyorum.
Eşimde büyük bir sakinlikle "Yok ben Nalan abladan duymak istiyorum" diyor.
Bende bunun üzerine "Ara sor canım o zaman, daha sonuç çıkmadı ki zaten beni niye kuşkulandırıyorsun" diyorum. Bir hışımla kapatıyorum.

Sonra da Pınar'a "Daha sonuç yok ortada bu Seyit niye böyle yapıyor" diye söyleniyorum ama bir yandan da "Ahhh bu erkekler...En iyisi bile azıcık düşüncesiz olabiliyormuş" diye kıkırdamadan edemiyoruz.


28 Mart 2014 Cuma

Ne Güzel Bir Haber

Evet hamileydim...
Ama onun varlığını bilmeden aldığım bazı ilaçların yan etkilerini düşünerek sevinmekten öte üzülerek ve düşünerek geçen 2 koca günden sonra kadın doğum doktorumla buluşabildik.

Aklımızdaki deli soruların olumlu cevaplarını alıp ultrasonla bebeğime ilk merhaba dediğimiz o çoktan bir kese içine girmiş ve minik kalbi atmaya başlamıştı. Bebeğimiz ben farketmeden 7 haftalık bile olmuştu. 
Ona hiç bir zarar vermemiş olmanın mutluluğuyla anca o gün sevinebilmiştik bebeğimizin varlığına...

Şimdi sıra geldi bu güzel haberi sevdiklerimizle paylaşmaya...En sevdiğim kısım. Çatlıyorum bir an önce haber vermek için.

Eşimin tarafında 4 tane erkek torun...
Hamile olduğumu duyunca zilleri takan kayınvalidem,iki ablası ve diğer kuzenleri " sonunda kızımız geliyor" demeye başladılar bile...

Bu haberi bir tek ortanca ablam sessizce karşıladı. Sonrasında toparlamaya çalışsada o gece gördüğü rüya beni biraz düşündürdü ama ne de olsa rüyaydı.